Yeni bir gün

713 18 1
                                    

Merhabalar ben Kıvılcım Arslan
Bugün hava kasvetli yağmurun sesi pencereme  vuruyor , yatağımdan hiç kalkasım yok ama kalkıp yeni işime başlamam lazım . Mutluyum çünkü başka bir bölüme atandım sebebini bilmiyorum ama bu bölümün benim için çok daha iyi olacağını söylediler . Kahvaltı yapmadan çıkmam gerekiyor erkenden orada olmalıyım .
- Sönmez : Kıvılcım , nereye böyle kahvaltı etmeyecek misin bak senin en sevdiğin omletten yaptım .
- Kıvılcım : Anne bugün erkenden işimin başında olmalıyım , ilk günüm .
- Sönmez : Peki yavrum sen bilirsin , yemeğini aksatma olur mu kendine iyi bak . Dur omleti bir kaba koyayım orada yersin .
- Kıvılcım : Anne hayır ya istemiyorum geç kalıcam bak .
Diyerek yollara düştüm , tabi daha kendi arabamı alamamış olmanın verdiği üzüntü ile otobüs yolculuğum başlıyor , yer bulmak sıkıntı olsada benim için , bir yerden sonra alışıyorsun . Heyecandan mı yoksa panik ataktan mı kendimi çok tuhaf hissediyorum . İçimde bir his var ve ben bunu aşamıyorum . Ne olduğunu da çözemiyorum . Evet sanırım hastaneye geldim . İlk adımlarımı atıyorum yavaş , yavaş derin nefes alarak . Ve o an'da bir saniyede olsa etrafım ağır çekimde ilerliyor . Kendimi silkerek ve tabi ki güvenerek içeri ilk adımımı atıyorum . Acaba eski bölüm arkadaşlarımı da görebilicek miyim ?
- Baş hemşire : Merhabalar, Kıvılcım hanımdı dimi ?
- Kıvılcım : Evet merhabalar .
- Baş hemşire : Benim adım Zeynep
- Kıvılcım : Memnun oldum Zeynep Hanım .
- Zeynep Hemşire : Baya erkencisin sen .
- Kıvılcım : Biraz öyle oldu sanırım etrafa biraz göz atarım diye erken geldim .
- Zeynep Hemşire : O zaman diğer arkadaşların gelmeden sana biraz etrafı gezdireyim .
- Kıvılcım : Tabi olur .
- Zeynep Hemşire : Ben buranın eskilerindenim işimde her zaman burası olmuştur , aileme bile fırsat ayırmam bir tane erkek çocuğum var .
- Kıvılcım : Öyle mi benim de iki kız çocuğum var zordur bilirim .
- Zeynep Hemşire : Ben zoru severim hatta çocuğuma pek zaman ayırmam , hah geldik işte burası hastalarımızın zaman geçirdiği yer , burada onlarla oyun oynamak , gezmek , eğlenmek serbest . Genelde masa tenisi çok severler oynamayı bilir misin ?
- Kıvılcım : A hayır hiç beceremem .
- Zeynep Hemşire : O zaman öğren ve asla onları yenme .
- Kıvılcım : Yüzünde hafif bir tebessüm ile peki .
- Zeynep Hemşire : İşte burası da toplantı alanımız biliyorsun belli bir günler toplanıp hastalarımızın ne kadar ilerlediğini gözlemliyoruz .
- Kıvılcım : Evet biliyorum .
- Zeynep Hemşire : Evet burası da hastalarımızın odaları hatta birinden başlayalım , erken gelmişsin .
- Kıvılcım : Tabi olur .
- Zeynep Hemşire : Merhabalar nasılsın Mehmet .
- Mehmet : Zeynep hanım arkanızda çok güçlü bir karakter var dikkat edin ! Dünya yok olmak üzere birazdan çok sevdiğim karakter gelip bizleri kurtaracak  , merak etmeyin .
- Zeynep Hemşire : Bu Kıvılcım tanıştırayım , Mehmet biraz gerçek Dünyadan uzaklaşmış birisi  , nesi olduğunu çözemiyoruz ama onu burada böyle kabul ediyoruz . Ve ona sakın bundan bahsetme .
- Kıvılcım : Bahsetmemem gereken şey nedir .
- Zeynep Hemşire : Gerçek Dünya .
- Kıvılcım : Peki bahsetmem .
- Zeynep Hemşire : Saatimiz gelmiş diğer arkadaşlarınla da tanış . Gel bakalım . Merhabalar yeni arkadaşımız Kıvılcım ile tanışın . Tanıştırayım en çalışkanımız Tuğçe ve Dilara .
- Dilara : Merhabalar , hoş geldin .
Tuğçe Dilara'ya göre çok daha soğuktu hatta elini bana uzatmadı uzaktan baktı sadece , belki de temas sevmiyordu ya da beni sevmedi .
- Zeynep Hemşire : Evet kızlar az önce acil bir vakamız geldi odaya aldık işlemlerini yaptıktan sonra durumu bana haber verin .
- Dilara : Merak etmeyin Zeynep Hanım Kıvılcım ile hallederiz biz .  
- Kıvılcım : Ben üzerimi değiştireyim .
- Dilara : Tabi , yerini biliyorsundur .
- Kıvılcım : Evet , biliyorum hemen dönerim .
O sırada koridorda büyük bir kıyamet kopuyordu , yerlerde sürünen gencecik bir kız bağırıp çağırıyordu . Kollarından tutan büyük ihtimal ile annesiydi .
- Zeynep Hemşire : Ne bakıyorsun Kıvılcım gelsene .
- Kıvılcım : Kusura bakmayın , üzerimi değiştiricektim.
- Zeynep Hemşire : Kıvılcım sana gel diyorum ne yapacağını sormadım .
- Kıvılcım : Zeynep hemşire ile birlikte hastayı odaya taşır , elleri yatağa bağlanır ve sakinleşmesi için iğnesi yapılır . Çok zayıf görünüyordu saçları birbirine girmişti . Bir yandan annesi bağırıp çağırıyordu onu sakinleştirdim .
- Kıvılcım : Lütfen sakin olur musunuz ?
- Hastanın Annesi : Onun tedavi olması gerekiyor anlamıyor musunuz !
- Zeynep Hemşire : Onu tedavi edebilmemiz için imzaya ihtiyacımız var .
- Hastanın Annesi : Tabi hemen atarım .
- Zeynep hemşire : Sizin değil kızınızın eşinin imzasına .
- Hastanın Annesi : Ama ben onun annesiyim ! Ne demek kocasına ihtiyaç var , o gelemez çok meşgul işi var gücü var . Ben atayım işte .
- Zeynep Hemşire : Maalesef , eşinin onayına ihtiyacımız var .
- Hastanın Annesi : Peki ben onu buraya getirene kadar burada kalabilir mi ?
- Zeynep Hemşire :  Tabi ama çok fazla zaman veremem 1 saat içinde imza atılmazsa onu bu hastaneden çıkartmamız gerekicek .
- Zeynep Hemşire : Kıvılcım hastanın dosyası ile sen ilgilen . Ve kocasının imzasını al .
- Kıvılcım : Peki tamam .
- Hastanın Annesi : Ben onu buraya nasıl getiririm , bana yardımcı olur musun ? Ben imzalasam sen de kocası imza attı desen ?
- Kıvılcım : Böyle bir şey yapamam üzgünüm , her yerde kameralar var .
- Hastanın Annesi : Bağırır . Siz çaresizlik ne demek bilmiyorsunuz ! Vicdanınız yok mu hiç ! Kapı dışarı mı edeceksiniz bizi .
- Kıvılcım : Lütfen sakin olur musunuz .
- Hastanın Annesi : Senin annen seni böyle bir durumda bırakır mıydı , ya da sen çocuğunu ?
- Kıvılcım : Sizi çok iyi anlıyorum.
- Hastanın Annesi : Hayır anlamıyorsunuz ! Neyse sizin yemekleriniz kötüdür ona en  sevdiği yemekten yaptım bunu ona verirseniz sevinirim . Ben kocasıyla konuşucam .
- Kıvılcım : Peki veririm . Diyerek hastanın odasına doğru ilerler odaya girer ve hastanın yatakta gözleri açık bir şekilde tavanı izlediğini görür .
- Kıvılcım : Merhabalar , biraz daha iyi misiniz ?
- Hasta : Hiç cevap vermez gözlerini kıvılcıma çevirir ama sesi çıkmaz .
- Kıvılcım : Anneniz size en sevdiğiniz yemeği yapmış onu getirdim . Hiç bir şekilde tepki vermiyor . Hastalarla uğraşmak onları anlamak daha ilk günden beni çok zorladı . Odasından çıktım yemeğini masaya bıraktım ellerini çözdüm .
- Dilara : Geldin mi nasıl geçti , annesi imzayı attırmış mı ?
- Kıvılcım : Hayır . Öyle olsaydı çoktan gelirdi .
- Dilara : Kızını terk etmiş olmasın ?
- Kıvılcım : Kızına çok fazla düşkün zannetmiyorum .
O sıra çok meşgul olan eş hastaneye adım atmıştır . İmzayı da atmıştır .
- Hastanın Kocası : Tamam mı şimdi her şey . Tedavisini olucak mı ?
- Kıvılcım : Tabi bundan sonrası için bize güvenebilirsiniz .
-Zeynep Hemşire : Kıvılcım hastanın ilaçlarını götür .
- Kıvılcım : Tabi hemen götürüyorum . İçeri girdim ayaktaydı ayakları çıplak , beli kambur pencere önünde dışarıya bakıyordu . Beni görünce kafasını çevirdi . Nasılsın ? İlaçlarını getirdim . Bunları içmen gerekiyor yoksa iyileşemezsin .
- Hasta : Ben hasta değilim !
- Kıvılcım : Tabi ki hasta değilsiniz sadece birazcık dinlenmeye ihtiyacınız var . Kafamı eğdim ona doğru hiç göz teması kurmuyordu . İlaçlarını verdim odasından çıktım . Çok fazla dalmış olmalıyım ki bir hasta ile çarpıştım . Elimde ki tepsi yere düştü . Yanımdan geçip gitti hiç bana bakmadı bile .
- Dilara : Tanıştın demek sonunda .
- Kıvılcım : Kiminle ?
- Dilara : Buranın çok eski bir hastasıdır Ömer Ünal .
- Kıvılcım : Nesi var peki ?
- Dilara : Onu bizlerde bilmiyoruz , hiç birimizle konuşmaz .
- Kıvılcım : Buraya nasıl geldi peki ?
- Dilara : Canına kıymak istemiş , ailesi tarafından getirilmiş öyle duydum .
- Kıvılcım : Arkasını dönüp geçtiği yola bakar . Peki sanırım buraya alışmam biraz zaman alıcak .
- Dilara : Alışırsın canım , hadi gel yemek molası var birlikte inelim . Yemekhaneye birlikte girdik ama benimle aynı masada oturan kimse yoktu . Yemeğimi alıp tek başıma oturdum birden tanıdık bir sesler duydum ,  arka masamda eski iş arkadaşlarım vardı ve adımın geçtiğini duydum
- Sizce Kıvılcım ne yapıyordur .
- İyi ki onu diğer bölüme verdik , onun yüzünden bütün işlerimiz aksıyordu .
- Evet ya bir hastaya bakıp gelmesi bütün gününü alıyordu , çok iyi birisi ama çok yavaş kalıyordu .
- Neyse ki kurtulduk , diğer bölüm tam ona göre .
- Düşünsenize oradan da başka bir bölüme gittiğini , umarım orada ki hemşireler de delirmez .
O sıra tabağıma damlayan yaş kafamı bile kaldıramadım , beni çok sevdiklerini söylerlerdi şimdi benim için nasıl böyle düşünüyorlar bilmiyorum . Onlardan ayrıldığım için çok üzgün hissediyordum . Nasıl kalkıcam bu masadan umarım beni fark etmezler . İçime oturan kalbimi acıtan şey neydi , geçmesini istiyorum . Ağzıma tek bir lokma götüremiyorum . Kendime gelip yemeğimi elime aldım tam yavaşça kalkmışken ayağım takıldı elimde ki tepsi yere düştü , herkes bana bakıyordu , onlarda . Fark edilmek çok kötüydü , hiç olmak istedim görünmez olmak istedim başaramadım . Düşen tepsimi acele ile toplayıp oradan ayrıldım .
- Zeynep hemşire : Kıvılcım geldin mi ? Şu hastaya yemeğini sen götür annesi en sevdiği yemeği yapmış .
- Kıvılcım : Tabi götürürüm . Diyerek hastanın odasına doğru yürüdüm , uzakta ellerini bağdaş yapmış duvara yaslanan Ömer'i fark ettim . Hafif bir gülümseme ile merhaba dercesine baktım . Kafasını çevirdi . Odaya girdim hasta hâla ayaktaydı . Yorulmadın mı sen ?
- Hasta : Beni ne zaman çıkartıcaksınız odadan ?
- Kıvılcım : Anneniz en sevdiğiniz yemekten yapmış . Tam ona uzatırken elimden bir hışımla aldı dolabını açtı içinde annesinin getirdiği tüm yemekler öylece duruyordu . İçine koydu kapısını kapattı .
- Kıvılcım : Aç değil misin ?
- Hasta : Sana ben hasta değilim diyorum ! Anlamıyor musun ! Çabuk beni buradan çıkart ! Diyerek üstüme yürüdü , hiç bir şey yapamam .
- Hasta : Sana diyorum beni duymuyor musun ? Diyerek boğazıma yapıştı bağırmaya çalıştım yapamadım . O kadar güçlüydü ki sadece çırpınabildim . O sıra beni birileri fark etti üzerimden onu aldı . Karşımda duran kişi bir diğer hastaydı Ömerdi . Beni hastanın elinden kurtardı .
- Dilara : Sen napıyorsun ? Neden onun ellerini çözdün !
Boğazım o kadar ağrıyordu ki cevap veremedim . Ömer'e teşekkür edecektim fakat ortadan bir anda kaybolmuştu .
- Zeynep Hemşire : Kıvılcım !
- Kıvılcım : Efendim .
- Zeynep Hemşire : Bundan sonra bu hasta ile sen ilgilenmeyeceksin . Sadece dosyalara bakacaksın .
- Kıvılcım : Ama zeynep hanım .
- Zeynep Hemşire : Duymak istemiyorum , onu bu kadar delirticek ne yaptın ? Ne söyledin ?
- Kıvılcım : Hiç bir şey yapmadım .
- Zeynep Hemşire : Peki tamam sen yerine geç dosyalarınla ilgilen .
İlk günümün böyle geçmesini ben de beklemiyordum . Kimse bana sen nasılsın diye sormadı . Bu soruyu da sanırım uzun bir süre duymayacağım . Yerime geçip bana kalan bütün dosyaları doldurmaya başladım . O sıra masama birisi kahve bıraktı kafamı kaldırıp baktığımda hasta bakıcısı ahmet bey olduğunu gördüm , hala bir umut varmış .
- Kıvılcım : Teşekkür ederim .
- Ne demek , sizi kendinize getirir birazda olsa .
Kahvemden bir yudum bile alamadım o kadar yoğundum ki gözlerim kapanıyordu . O sıra büyük bir gürültü koptu . Koşarak gittiğimde bana saldıran hastanın diğer hastalara saldırdığını gördüm , kimseler yoktu araya girdim tabi nasibimi aldım . Onu zapt etmek çok zordu . Odasına kadar götürdüm .
- Kıvılcım : Neyin var ? Neden bu kadar saldırgansın ? Masum insanlara saldırman hiç doğru değil .
- Hasta : Size ben hasta değilim diyorum . Bana inanmıyorsunuz .
- Kıvılcım : Tamam o zaman hasta değilsin bana kanıtla seni buradan çıkartayım .
- Hasta : Ellerini kafasına götürüp yere doğru diz çöktü , ben .. ben ... yetemiyorum .
- Kıvılcım : Bak seni çok seven bir annen var .
- Hasta : Gülerek beni gerçekten sevdiğine emin misin ?
- Kıvılcım : Hangi anne sevmez ki ?
- Hasta : Sadece o mutlu olsun diye çabaladım . Çok zengin bir aileden geliyorum , istediğim her şey önüme diziliyordu , her şeyim vardı .
- Kıvılcım : Sorun neydi ?
- Hasta : Kimse bana ne istediğimi sormadı . Hep onlar mutlu olsun diye çabaladım . Annemin en sevdiği giysileri giydim , onun istediği okula gittim . Onun istediği meslek sahibi oldum , onun istediği adamla evlendim , çocuğum oldu sevemedim . Kimse bana ne istediğimi sormadı . Önüme getirip koyduğu yemeği hiç bir zaman sevmedim . Ama bunu ona söylemedim , bana hiç bir zaman sormadılar . Ben başka birine aşık oldum , onu çok sevdim .
- Kıvılcım : Ne oldu peki ona ?
- Hasta : Annem fark etti , tabi hemen bana deli damgasını yapıştırdı . Ben mutlu olmak istedim , herkes gibi .
- Kıvılcım : Annen senin iyiliğini
- Hasta : Sakın devam etme ! sakın ! Sakın !
Derken tekrar ayağa kalkıp her yeri dağıttı sanırım bu sefer yine başım derde girdi . Neyse ki bu sefer diğer hemşireler yetişti . Odadan çıktım karşımda annesi belirdi beni kolumdan tutup odanın dışına çıkarttı .
- Hastanın Annesi : Sana ne söyledi ?
- Kıvılcım : İlk önce bir yerde oturalım mı isterseniz ? Böyle ayakta anlatamam .
- Hastanın Annesi : Burnundan solarak tamam şurada oturalım . Ne söyledi size belli ki konuşmuş . Ne anlattı ?
- Kıvılcım : Kızınızı çok seviyorsunuz değil mi ?
- Hastanın Annesi : Bu nasıl bir soru canımdan çok seviyorum .
- Kıvılcım : Peki onun en sevdiği yemek ne ?
- Hastanın Annesi : Musakka sever , bunu neden soruyorsunuz bana , ona her gün getiriyorum . Her gün onun için özenle yapıyorum .
- Kıvılcım : Peki size söyledi mi bunu ?
- Hastanın Annesi : Neyi söyledi mi ?
- Kıvılcım : Bu yemeği çok sevdiğini .
Hastanın Annesi yutkundu , biraz sessizlik oluştu ve gözlerinin dolduğunu gördüm. Belki de bana çok sinir olmuştu ama bunu yapmam gerekiyordu .
- Hastanın Annesi : Bana hiç bir zaman söylemedi ben öyle hissettim , ona hiç bir zaman sormadım . Çünkü hiç bir zaman bana hayır demedi . Onun önüne en iyi hayatı serdim o ne yaptı ? Kocasını aldattı ! Düşünebiliyor musunuz . Kocası ünlü bir iş adamı bu duyulsa neler olur hiç düşündünüz mü ?
- Kıvılcım : Belki de kızınıza fikirlerini de sormanız gerekiyordur , bakın ben de bir anneyim kızlarım var . Onları en güzel şekilde yetiştirmek için çabalıyorum . Bazen eksik hissettiğim oluyor ama onları üzecek hiç bir şey yapmıyorum .
- Hastanın Annesi : Şimdi de bana Anneliği mi öğreteceksiniz ? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz ? Belli ki Anneniz de size hiç fikrinizi sormamış ?
- Kıvılcım : Benim amacım sizi sinirlendirmek öfkelendirmek değildi ama bir kerede olsa kızınıza nasıl hissediyorsun diye sorun . Nasılsın kızım ? Sadece bu kadar . Bazen insanlar enkaz yığınına dönüşebiliyor içinde olup bitenleri göremiyorsunuz ama öyle bir duruşu vardır ki dışarıdan baktığınızda her şey yolundaymış gibi gözüküyordur . Hatta en komiği de belki de keşke ben de onun kadar mutlu olabilsem diyoruzdur .
- Hastanın Annesi : Gözlerinden süzülen yaşları silerek , beni kızımla görüştürür müsün ?
- Kıvılcım : Tabi , buyrun .
Birlikte kızının olduğu odaya doğru yürüdük içeriye girdi ben dışarıda onları izledim .
- Hastanın Annesi : Kızım diye titreyen bir sesle seslendi . Sana en sevdiğin yemeği getirdim bak .
- Hasta : Aç değilim .
- Hastanın Annesi : Dolabın yanına giderek kapağını açtı ve içinde getirdiği tüm yemekleri hiç ellenmemiş şekilde durduğunu gördü. Ve görmezden gelip diğerlerinin yanına koydu .
- Hasta : Anne , beni buradan çıkar sana yalvarıyorum . Ben hasta değilim. Sana diyorum beni duymuyor musun ! ANNEE ! ANNEEE !
- Hastanın Annesi : Nasılsın ...
- Hasta : Duraksar olduğu yerde 5 sn kalır .
Nasılım ?
- Hastanın Annesi : Nasıl hissediyorsun ?
- Hasta : Yavaşça masaya yaklaşır sandalyeyi kendine çeker karşısına oturur . Gözlerinin içine bakarak . Kötüyüm Anne çok kötüyüm . Diyerek ağlamaya başlar kafasını masaya koyar hıçkırarak ağlamaları yükselir . Kapının ardından bu olup bitenleri izlemek yutkunmama engel oluyordu . O sıra yanıma Zeynep Hemşire geldi benimle birlikte Anne kızı Seyretti .
- Hasta : Ayağa kalktı ağlayarak Anne ben çok kötüyüm nolursun beni o eve gönderme yapamıyorum ben ! Bana hiçmişim gibi davranıyorlar sesimi çıkartmıyorum diye beni eziyorlar Anne beni kimse sevmiyor. O adam beni aldatıyor .
Hastanın annesi ayağa kalkarak kızına sarılır birlikte dakikalarca ağlamaya başlarlar .
- Hastanın Annesi : En sevdiğin yemek ne ? Bana söyle kızım . Benimle konuş bana anlat , özür dilerim . Ben sadece seni çok mutlu görüyordum sana hiç nasılsın diye sormak aklıma gelmiyordu . Her şeye sahiptin mutlusun zannediyordum .
- Hasta : O kadar uğraşıyordun ki sana sevmiyorum diyemiyordum , bu yemeği her yediğimde midem ağrıyordu yatağımda saatlerce kıvranıyordum ama hiç bir zaman hayır demedim sana . Çünkü sen öyle mutluydun . Ben kendimden vazgeçmiştim çoktan .
- Hastanın Annesi : Ağlamaya başlar kızının önünde yere diz çöker , ellerinden tutar beni affet kızım . Beni affet geleceğinle oynadığım için beni affet .
Zeynep Hemşire ile birbirimize baktık , hastanın annesi ile konuştuğumu anlamıştı tepki verir diye beklerken elini omzuma attı hafif bir gülümseme ile yanımdan geçti gitti .
Onları böyle izlemek beni çok etkilemişti , sevdikleriniz sırf siz seviyorsunuz diye her şeye evet demek zorunda kalabiliyor . Bir yerden sonra buna alışıp kendilerinin ne istediğini unutabiliyorlar ta ki birileri onları dinleyip fikirlerini sorana denk . Önemsenmek bu Dünya 'da sizi ayakta tutabilecek bir olay ama tabi her şeyi boşver memişseniz .
Anne kızı orada bırakıp masama döndüm herkes bu olayı konuşuyordu .
Bir süre dosyalarla ilgilendim belim çok kötü ağrıyordu önümden hastanın annesi geçti ve elinde yine bir kutu vardı . Ne olduğunu merak ettim . Kızının odasına doğru girdi ve kutudan bütün yemekleri çıkartıp ona neyi sevdiğini sordu , onu ilk defa gülerken gördüm . Beni asıl yaralayan şey ise ayağa kalkıp dolaptan o yemediği yemeği masaya koyup bir lokma almasıydı .
- Zeynep Hemşire : Kıvılcım burada mıydın .
- Kıvılcım : Evet , bütün işlerim bitti birazdan çıkacağım .
- Zeynep Hemşire : Diğer hemşireler çıkmış Ömer Ünalın ilaçlarını sen götür .
- Kıvılcım : Peki , çıkmadan götürürüm .
- Zeynep Hemşire : Tamam çıkarken diğer hastalara da uğra öyle çık kontrol et .
Elime ilaçlarımı aldım Ömer 'in odasına doğru ilerledim içeri girmek için kapıyı tıklattım , adımımı attım .
- Kıvılcım : Ömer bey nasılsınız ? İlaçlarınızı getirdim .
Yüzüme bakmıyordu , Dilara söylemişti kimse ile konuşmadığını bu yüzden pek önemsemedim bunu . İlaçları içmesi için başında bekledim . Aklıma gelmişken bugün beni kurtardığınız için teşekkür etmek istedim . Tek bir ses bile çıkartmıyordu , ilaçları içip yatağının örtüsünü kafasına kadar çekti ve uzandı . Rahatsız olduğunu anladım ve odadan çıktım . Artık hastanede ki işim bitmişti üzerimi değiştirip merdivenlerden tam inerken başka bir doktor ile çarpıştım . Çarpışma şiddetinden yine kendimi yerde buldum .
- Doktor Kenan : Kusura bakmayın .
- Kıvılcım : Önemli değil ben önüme bakmıyordum .
Doktor Kenan uzun boylu ve kalıplı biriydi biraz da sempatikti elimden tutup kaldırdı beni .
- Doktor Kenan : Sen kendine iyi bakıyor musun ?
- Kıvılcım : Biraz kendimi salmış olabilirim .
- Doktor Kenan : Bu arada Ben Kenan Cerrahi bölümündeyim .
- Kıvılcım : Memnun oldum ben de Psikiyatri bölümünden Kıvılcım Arslan .
- Doktor Kenan : Ben de memnun oldum o zaman görüşürüz .
- Kıvılcım : Görüşürüz . Diyerek hastaneden ayırıldım ve eve kendimi nasıl attığımı bilmiyorum o kadar yorulmuştum ki .
- Sönmez : Kıvılcım , yavrum iki lokma bir şey ye bak en sevdiğin yemekten yaptım .
- Kıvılcım : Sanırım bugün bu sözü duymak bana biraz tuhaf hissettirdi . Aç değilim anne bugün yeterince yorgun geçti uyumak istiyorum diyerek yatağıma gömüldüm , alarmı kurdum ve uyumamla uyanmam bir oldu alarmın sesi kulaklarımı ağrıtıyordu . Hızlıca kalkıp giyindim ve hastaneye gitmek için durağa ilerledim ve tanıdık bir yüz gördüm .
- Bölüm Sonu -

Mucize Yaşam Where stories live. Discover now