Kayıp ruh

148 14 0
                                    

Kendimi bahçeye atmıştım yanıma Mehmet'in Doktoru geldi elinde kahve ile .
- Kıvılcım : Herkesin beni kolladığını biliyorum .
- Doktor : Şimdi biraz daha iyi misin ?
- Kıvılcım : Evet , aklımı kaçırdım sanırım . O olayı unuttuğuma inanamıyorum .
- Doktor : Dissosiyatif amnezi bir tür savunma mekanizmasıdır . Ani travmatik olaylar yaşadığımızda , zihinsel olarak dayanamayacak duruma geliriz kendimizi korumak için bazen buna sebep olan anıları silebiliriz .
- Kıvılcım : Ben de herkes gibi toparlanmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum .
- Doktor : " Zaman her şeyin ilacıdır. " Sana belki samimiyetsiz gelebilir ama böyle durumlarda zaman geçtikçe daha iyi hissedersin .
- Kıvılcım : Zamanla iyileşeceğime inanıyor musunuz ?
Buradan sonrasında kendimi müdirenin odasında buldum .
- Demet : Eminim ama önemli olan o zamanı nasıl kullandığın . Normal saatlerde yatıp kalkmayı dene , öğünlerini aksatma ve düzenli olarak egzersiz yap . Böyle devam edersen kısa sürede eski haline dönersin .
- Kıvılcım : Tamam deneyeceğim , sizleride endişelendirdiğim için üzgünüm .
- Demet : Özür dilemene gerek yok .
- Kıvılcım : Nasıl göründüğünü biliyorum dördüncü sene , yeni başlamadım . Daha önce hastamın öldüğü de oldu .
- Demet : Ölüm onuncu seferde de ilk seferki gibi etkiliyor .Kendini duyarsızlaştırmaya çalışma . Yas tutmak doğal bir sürecin parçası. Bize emanet edilen bir hastaydı . Ölenlere ve geri kalanlara saygımdan ötürü yas tutmanın gerekli olduğunu öğrendim .
Gözlerinden yaşlar akan kıvılcım
- Kıvılcım : Tamam , en kısa sürede toparlanmaya çalışacağım .
- Demet : Bir kaç gün izin alabilirsin . İstersen ?
Kızların yanına geri döndüm .
- Dilara : Ne konuştunuz ?
- Kıvılcım : İzin alabileceğimi söyledi , kabul etmedim çalışmak bana daha iyi geliyor. Sizi daha da sıkıntıya sokmak istemem
- Tuğçe : Bizi dert ediyorsan etme .
- Kıvılcım : Benim için de böylesi daha iyi kafamı dağıtmam için çalışmam gerekiyor . Sizleri de endişelendirdiğim için üzgünüm . O zaman bunu telafi edeceğim ve bugün kahveler benden , hemen dönerim .
Kahveleri aldım kızların yanına dönerken Kenan doktorla karşılaştım koşarak bana geldi .
- Kenan Doktor : Kıvılcım , iyi misin ? Olanları duydum senin için çok endişeleniyorum .
- Kıvılcım : Hayır , açıkcası biraz zorlanıyorum aklıma mehmet geliyor . Unutmamam gereken bir şeyi unuttum , sanırım bunlar yas tutmadığım için oldu . Her aklıma geldiğinde onun yasını tutarsam belki kendime gelebilirim .
- Kenan Doktor : Her zaman yanında olduğumu unutma ne zaman konuşmak istersen buradayım .
Dedikten sonra ayrıldık , ne yapacağımı bilmiyordum nasıl tutunacağımı herkeslere iyiymiş gibi davranmak zorunda kaldığımı .
O sırada Ömer elleri ceplerinde bir duvara yaslanmış insanları izliyordu . Yanından geçtim göz göze geldik ve ilk defa bana soru sordu .
- Ömer : Sen iyi misin ?
- Kıvılcım : İyiyim , ufak bir sorunum var sadece , sanırım .
- Ömer : Bu ufak bir sorunun boyutu ileride umarım sana zarar vermez . Kaçma , bırak seni bulsun eğer kaçarsan çok daha derine sürüklenirsin , şu suratında ki gülümsemenin altında yatan kocaman bir yas . Herkese iyiymişsin gibi davranmak zorunda değilsin . Bu arada odamda bir yatak daha var oda bulamazsan .
- Kıvılcım : Hafif bir gülümseme ile bu gerçek bir gülümsemeydi işte .
- Ömer : Fark ettim .
- Kıvılcım : Nasıl ...
- Ömer : Kendini hiç ummadığın bir anda bırakırsan geride seni tutucak kimse bulamayabilirsin .
- Kıvılcım : Nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum .
- Ömer : Dudaklarını büzerek yanıma yanaştı , sen doktorsun ben değil .
- Kıvılcım : Bu bazen yetmeyebiliyor . Farkında mısın ilk defa böyle konuşabildik demek ki isteyince böyle konuşabiliyormuşsun .
- Ömer : Bir dileği gerçekleştiriyorum sadece .
- Kıvılcım : Ne dileği .
- Ömer : Elinde ki çizimi kıvılcıma doğru uzatır . Mehmetin çizdiği üç güçlü savaşçı ortada duran kıvılcımın asasından çıkan yıldızlar Ömer'in kafasında parlıyordur .
- Kıvılcım : Ne güzel çizmiş ama neden sadece senin kafanda parlıyor bu yıldızlar bir anlamı var mı ?
- Ömer : Bu çizim sen de kalsın , belki bir gün bulursun . Bu arada kahvelerin buz gibi oldu .
- Kıvılcım : Ah evet , doğru gidiyorum o halde .
Bir günüm sadece böyle dolanmakla geçmişti eve gittiğimde kendime bir çember çizdim içine de yapacaklarımı yazdım Demet hanım'ın dediği her şeyi uygulamaya karar verdim . Uyku düzeni , yeme düzeni , egzersiz hepsini bir süre ile böldüm . İlk aşamam tabi ki
İyi bir uyku ile güne başla . Hafif bir kahvaltı yap hazırlan işe git ! Sabah görevinde mutlu ol ! Yapabilirsin Kıvılcım ! Öğle yemeğinde terapi seansı yap . Bunlar sanki beni daha çok yoruyordu bütün günün yorgunluğundan kendimi tekrar yatağa atarken buldum .Güne yeniden başladım hastanede kendime yeni bir hasta bulmuştum bile , tansiyon ölçmek için gittiğim 20 yaşlarında gencecik bir kızın bileklerinde çizikler fark ettim .
- Hasta : Elleriniz biraz çatlamış gibi .
- Kıvılcım : Çok fazla el dezenfektanları kullandığımdandır .
- Hasta : Bunu denemek ister misin ?
- Kıvılcım : Tabi
- Hasta : Buyrun , diyerek elini ovaladı . Sevdiniz mi ? Çok yumuşak , harika kokuyor değil mi ?
- Kıvılcım : Evet gerçekten öyle . Sizin sayenizde burası çok daha güzel kokuyor .
- Hasta : Sahi mi ? Teşekkürler .
Masada hasta kayıtları ile uğraşırken birden yanıma başka bir hasta koşarak geldi ve içeride kaos çıktığını söyledi , koşarak odaya gittim . Aktivite odasında herkese kremlerden sürmeye çalışıyordu bağırış çağırış vardı .
- Kıvılcım : Ne yapıyorsunuz burada ?
- Hasta : El kremimin güzel koktuğunu söylediniz . Onlar da denesin diye ellerine sıkıyordum . İyi yapmamış mıyım ?
- Kıvılcım : Diğer insanlar bundan hoşlanmayabilir . Başkalarını rahatsız etmemelisiniz .
- Hasta : Ne oluyor ? Niye benden yana değilsiniz ?
- Kıvılcım : Efendim ?
- Hasta : Sizin iyiliğiniz için yaptım niye onları tutuyorsunuz ?
- Kıvılcım : Öyle demek istemedim .
- Hasta : İyi sileyim o zaman . Kızların üstlerine yürüyüp onları tartaklar ,  kremi ne sıkmama izin var ne silmeme , öyle mi ? O zaman hepsini kendim kullanayım . Kremin kapağını açıp yüzüne boca etti .
- Kıvılcım : Kremi bana verin !
- Hasta : Bırakın dedim !
Yardımıma Bakıcı ahmet bey yetişti onu tuttu delirmiş gibiydi her yer krem olmuştu . Onu sakinleştirmek hiç kolay olmadı . Hastanın kişilik bozukluğu olduğunu öğrendim hasta yakınlarını da en zorlayan hastalık . Basit bir yanlış yorum her şeyi tepetaklak edebilir . Niyetleri yanlış anlaşıldığında kendilerine zarar bile verebilirler . Tek arzuları sevilmek ama bu , insanları uzaklaştırmalarına neden oluyor . Hastanede ki herkes bana acıyarak bakıyordu ya da ben öyle hissediyordum yardımıma dilara yetişti her yer batmıştı birlikte temizledik .
Odaya geçtim kendime bir kahve yapmak istedim o kadar dalmışım ki kaynar suyu dökerken yanlışlıkla elime damlattım .
- Dilara : İyi misin ? Bekle hemen bir şeyler sürelim .
- Kıvılcım : Bir damla sıcak su bile bu kadar acıtıyorsa . O kızın çektiği acıyı tahmin edemiyorum .
- Dilara : Kendimiz deneyimlemedikçe bilemeyiz .
- Kıvılcım : Acaba bu hastayı siz mi alsanız ? Söylediğim her şey onu tetikliyor . Yine kötü bir karar vermesinden korkuyorum .
- Dilara : Bileğini kesmesi gibi mi ?
- Kıvılcım : Evet .
- Dilara : Kişilik bozukluğunun doğuştan gelen bir yönü var . Ondan tedavisi daha zor . Yani kendini suçlama . Hastayı ben alırım . Benden yardım istemene sevindim . Sen bu kadar zor zamanlar geçirirken bir şey yapmadığım için üzülüyordum .
- Kıvılcım : Sağ ol dilara , telafi etmek için daha çok çalışacağım .
Aradan epey bir zaman geçtikten sonra hastaneden taburcu olmak üzere can'ın belgelerini tamamladım .
- Dilara : Kıvılcım , çok daha iyi görünüyorsun . Sakın buraya bir daha gelme diyerek gülümsedim .
İçeriye zeynep hemşire girdi .
- Zeynep Hemşire : Bugün yeni bir hasta gelicek . Geçen taburcu ettiğimiz hasta yine bileklerini kesmiş
- Kıvılcım : Yine mi .
- Dilara : Yine ben alayım mı ?
- Kıvılcım : Hayır , bu sefer hallederim .
Diyerek odasına gittim bileklerine pansuman yaptım . Canınız çok yanmıştır .
- Hasta : Bu hiç acıtmıyor . İnsanların benden nefret etmesi bundan milyon kat fazla acıtıyor .
- Kıvılcım : Yine de lütfen bunu bir daha yapmayın . Birkaç kez şansınız yaver gitmiş ama devam ederseniz kendinizi çok kötü yaralayabilirsiniz .
- Hasta : Benden nefret ediyorsunuz değil mi ?
- Kıvılcım : Tabi ki hayır .
- Hasta : Geçen sefer beni başka bir hemşireye verdiniz .
- Kıvılcım : Sizden nefret ettiğimden değildi , benim yüzümden kendinize zarar verebileceğinizden korktum .
- Hasta : Beni sevmenizi isterdim .
- Kıvılcım : Başkalarından sizi sevmelerini istemeden önce , lütfen kendinizi sevin . Kendinize değer verin . Bunun faydası olur ve bir daha kendinize zarar vermeyin .
- Hasta : Gözleri dolu bir şekilde , tamam dedi .
Akşam üzeri kızlar eğlenmeye gitmek istediklerini söylediler benim fatma ile planım olduğu için gitmedim . Fatma ile birlikte okuduğumuz okulun bahçesinde buluştuk
- Fatma : Buraya gelmek nereden aklına geldi ?
- Kıvılcım : hiçbir şeyi takmadan kafamı dinlerim diye düşündüm , bazen o günleri özlüyorum . Düşüp dizimi yaraladığımda bile hemen kalkardım . Bir şey olmamış gibi oynardım . Buraya gelince yine her şey önemini yitirir diye düşündüm .
- Fatma : Ne oldu ? Hastanede bir şey mi oldu ?
- Kıvılcım : Epey düşündüm , bence yasın bittiği bir gün var . Bu kadar yas tuttuğum yeter Hayat devam etmeli . Yeterince yas tuttum . Normale dönme zamanı geldi . Öyle bir şey işte . Yas tutmaya devam etsem herkes için sorun olurdu . Kendimi toparlamam lazım . Hiç bir şey olamamış gibi oynayalım .
- Fatma : Kıvılcım , beş yaşında mısın ? Bahçede oynama yaşın geçmedi mi ?
Hadi ama diyerek onu dürttüm dayanamadı kalktı birlikte eskiden oynadığımız oyunları oynadık . O kadar eğleniyorduk ki fatma da bana ayak uyduruyordu ve birden okul görevlisi kim var orada diye seslenince koşarak kaçtık . Birbirimize gülüyorduk oradan hemen bir karaokeye gittik fatmanın sesi o kadar kötüydü ki ilk dörtlükten sonra başka bir şarkıya geçtim birlikte deliler gibi oynadığımız şarkıyı açtım , dans etmeye başladık her şey çok güzel gidiyordu , koltukların tepelerinde geziyorduk . Birden bire elimden mikrofon kaydı ve kendimi boşlukta hissettim
- Fatma : İyi misin ?
- Kıvılcım : Hayır , iyi değilim , iyi değilim ... ama herkes sürekli iyi olup olmadığımı soruyor . Hiç iyi değilim , bir an bile olmadım . Bir saniye bile iyi olmadım . Hıçkırıklarla ağlamaya başladım fatma bana sarıldı o da benimle birlikte ağlamaya başladı .
Zaman hiç bir şeyi çözmedi . Herkes hayatına geri döndü . Ama ben aynı yerde sıkışıp kaldım .
Hastaneye gittiğimde izin almak için Müdirenin odasına girdim .
- Demet : İzin mi birden bire nereden çıktı ?
- Kıvılcım : Birden çıkmadı .
- Demet : Mehmet yüzünden mi ?
- Kıvılcım : Yanılmışım . Önerdiğiniz gibi işten izin almalıyım .
Eve girmiştim annem çamaşırları katlıyordu beni görünce yanıma gelip .
- Sönmez : Konuştun mu patronunla , ne dedi ?
- Kıvılcım : İzin almamı söyledi , yatacağım .
- Sönmez : Uyu yavrum hiç bir şey düşünmeden uyu . Uykunu alırsan daha iyi hissedersin .
Tüm gün boyunca yataktan kalkamadım , bütün bedenim yatakla birleşmişti sanki .
Evde ki 2. Günümde hala yataktaydım , telefonumu sessize almıştım .
- Sönmez : Kızım , çok uyumadın mı ? Bir şeyler yende öyle uyu . Günlerdir bir şey yemedin .
- Kıvılcım : Sadece uyumak istiyorum .
Annem ertesi gün markete gidip bir sürü şeyler almış benim için bir çok yemek yapmıştı yanıma geldi .
- Sönmez : Kıvılcım , hadi kalk yavrum diyerek perdelerimin güneşliklerini çekmişti .Yemeğe gel dedim .
- Kıvılcım : Aç değilim .
- Sönmez : Nasıl aç değilsin yavrum , bu normal değil . Kalk markete gittim .
Beni zorla yataktan çıkartıp yemek masasına oturttu .
- Sönmez : Bir şeyler ye de gücün yerine gelsin.
Karşısında ruh gibiydim bedenim orada ama ruhum yerinde değildi . Annem uzanıp kolumu kaldırdı ve masaya koydu kaşığı elimi tutturmaya çalışıyordu . Ama ben tutamıyordum . Bunu görünce kendi kaşığına yemeği koyup bana yedirmeye çalıştı
- Sönmez : Aç ağzını bakayım .
- Kıvılcım : Ben yatmaya gidiyorum . Diyerek oradan ayrıldım . Ben de sorunumun ne olduğunu bilmiyordum . Annemin üzgün olduğunu ve normal davranmadığımı biliyorum . Ama şu anda hiçbir şey yapmak istemiyorum .
- Sönmez : Telefonu eline alır fatmayı arar .
- Fatma : Alo
- Sönmez : Fatma , nolur bir şeyler yap . Onu bir yere , yürüyüşe götür . Ne gerekiyorsa yap ağlayarak ve sesi titreyerek . Yeter ki odasından çıkar . Bir haftadır böyle . Onun için çok endişeleniyorum .
- Fatma : Hemen geliyorum ben ,  sönmez anne .
Fatma eve ulaşır ve kıvılcımın odasına doğru girer . Kapıyı açtığı gibi ortamın kasveti gözlerini alır hemen bütün perdeleri güneş görücek şekilde aralar .
- Fatma : Kıvılcım , uyan artık kış uykusundan çık . Hadi kalk . Hava çok güzel . Yürüyüşe çıkalım .
- Fatma : Hayır , rahat bırak .
Ne yaparsa yapsın kıvılcımı çıkartamıyordu . Yorganını çekerek kıvılcımı yataktan indirdi sürükleyerek odadan çıkarttı . Dışarıya kadar sürükledi kıvılcım sinirlenmişti .
- Kıvılcım : Gelmeyeceğim dedim .
- Fatma : Odana dönüp uyuyacak mısın ? Ne zamana kadar ? Uyumakla neyi çözeceksin ? Kendine bir bak kıvılcım . Ne yiyorsun , ne içiyorsun , yüzüne bile bakamıyorum .
- Kıvılcım : O zaman bakma .
- Fatma : Dalga mı geçiyorsun ?  Sadece kendini mi düşünüyorsun ? Annen ne olacak ? Çocuklar ? Bir kez olsun etrafındakileri düşün . Söz dinle artık !
- Kıvılcım : O zaman beni önemsemeyi bırak !
- Fatma : Bunu nasıl yapayım , sen benim dostumsun . Hep " acaba yemek yedi mi , uyudu mu , hasta mı ?" Diyorum . Tüm gün aklım sende .
- Kıvılcım : Sen kimsin ki ?
Fatma derin bir nefes alır .
- Fatma : Hiç kimseyim ... senin hiçbir şeyin değilim . Aslında ben de sen istemediğinde bile , neden gitmiyorsam hata ben de neden buraya kadar geldim ki . Yine de gidemem ... diyerek gözlerinden yaşlar süzülür . Beni dinle kıvılcım , ölebilirsin ...
- Kıvılcım : Git . Ölsem de umrumda değil .
- Fatma : Tamam , ölsen de kalsan da umrumda değil . Diyerek evin bahçesinden kapıyı kapatarak çıkıp gitti .
O gün akşamı hava çok yağışlıydı ve ben hala yataktaydım . Yatağımdan kalktım , aklımda düşüncelerimde fatmanın son kurduğu cümleler dolaşıyordu . " Ölsen de kalsan da umrumda değil . " Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim . Herkes benim yüzümden , acı çekiyor . Odanın içerisinde adım atmaya başladığımda bir bataklıkta yürüyor gibiydim ayaklarım içeri gömülüyordu nefes alamıyordum boğuluyordum . Biliyorum ama kendimi toparlayamıyorum .
O sıra Kenan doktor beni ziyarete gelmişti , annem kolumdan tutup beni içeri doğru sürükledi . Halimi görünce kenan doktor gözlerine inanamadı .
- Kenen Doktor : Biraz dışarıya çıkıp yürüyelim mi ?
Dışarıya üzerimde ki pijamalar ve şapkamla çıkmıştım .
- Kenan Doktor : Tuhaf bir şekilde seni ilk gördüğüm günden beri düşünememezlik yapamıyorum . Hastalarla ilgilenen , kendinizi hiç önemsemeden deli gibi çalışmanız . Sevdiklerinizin yanında olmanız . Tüm bu anlarda gözlerimi sizden alamadım . Çok güzel görünüyordunuz . Yani hala güzelsiniz . Sizi hep böyle güçlü görmek istiyorum . O yüzden doktora gidelim .
- Kıvılcım : Efendim ?
- Kenan Doktor : Başkalarıyla ilgilenmeyi bırakın , kendinize bakın . Psikiyatriste gitmelisiniz .
- Kıvılcım : neden ?
- Kenen Doktor : İyi değilsin , depresyondaki insanların yardım alması gerekir
- Kıvılcım : Depresyon mu ? Durumum o kadar kötü değil . Psikiyatri hemşiresiyim . Sizce daha iyi bilmez miyim ?
- Kenan Doktor : Kendinize bakamayabilirsiniz . Ben de kendi kolorektal sorunumu çözemiyorum . Tedavi olun . Bizim hastanede olmazsa başka bir yer öneririm . Kendiniz için yapın . Kendiniz için değilse de benim için hastaneye gidin . Lütfen .
- Sönmez : Niye kızıma hasta diyorsunuz ? Kızım neden psikiyatriste görünsün ? Hastaneye gitmesi ya da ölmesi sizi ilgilendirmez . Gidelim kıvılcım gel diyerek elimdem tuttu ışıklara doğru yürüdük . Arabalar vızır vızır geçiyordu ve annem sürekli saydırıyordu . O an , o an elini bıraktım ve kendimi bir an içinde yolun ortasında buldum . Korna sesleri kulağımı çınlatıyordu . Ve bir araba tam , bir an " kamyon beni ezse de umrumda değil " diye düşündüm bir fren sesi ile sönmezin çığlıkları yankılandı .
- Bölüm Sonu -

Mucize Yaşam Where stories live. Discover now