three

339 40 33
                                    

2 YIL ÖNCE

Percy bıkkınlıkla yakalanan esirlerin arasında dolaştı. Kronos'u tahta geçirdiğinde işlerin bu kadar sıkıcı olacağını düşünmemişti. Özellikle esir alma kısmını düşünmemişti. O zavallıları öldürmenin daha az uğraştırıcı olacağını düşünüyordu. Ama Kronos herkesi öldürmenin ona faydası olmayacağını, böyle yaparsa kendine tapacak kimsenin kalmayacağını söyleyip Percy'nin temizleme planlarını yerle bir etmişti.

"Öyle somurtma, Kronos melez olmadığı müddetçe buradan istediğin kızı kendine alabileceğini söyledi." Percy gözlerini kısıp yanındaki titana baktı. Bu sıkıcı işe verildiği yetmiyormuş gibi bir de Kronos başına bakıcı göndermişti. 

Kollarını açıp Lotus Kumarhanesini gösterdi. "Buradan bir kız istemiyorum Iapetus. Bu sıkıcı işi de istemiyorum. Neden Thalia isyankar melezleri yok ederken ben burada sıkıcı köle sayımı yapıyorum?"

"Sen ölümsüz müsün? Hayır. Ophiotaurus'u öldürdün mü? Hayır."  Iapetus kollarını göğsünde birleştirdi. "Eğer Ophiotaurus'u sen öldürmüş olsaydın sen şuan isyankar melezleri katlediyor olurdun yani çeneni kapa ve işini yap."

Percy yumruklarını sıktı. Ophiotaurus'u Thalia yerine kendisi öldürmesi gerektiğini biliyordu. Ne vardı da bir yıl daha bekleyememişti sanki?

Esirlerin arasında bir karışıklık olunca en azından can sıkıntısını geçirmek için olayı halletmeye gönüllü oldu ve kavga eden melezlerin yanına gitti. İki köle ayrılmamaya ısrar ederken birkaç  empusa da onları ayırmaya çalışıyordu. 

Percy ayrılmayan kız ve oğlan çocuğunun arasına kılıcını uzattı. "Yeter."

Empusalar onun geldiğini görünce panikleyip ikisini de ayırdı. "Ku-Kusura bakmayın efendim. Biz hallediyordu-"

"Ama halledemediniz. Şimdi sorun ne?"

"Kız ve oğlan birbirinden ayrılmıyor. Kardeş olduklarını söylüyorlar. Kokuları aşırı yoğun, melezler. Kokuları neredeyse sizinki gibi güçlü efendim."

Percy kılıcını on yaşındaki oğlan çocuğunun boğazına dayayıp kıza baktı. "Onu öldürmemi ister miydin?"

Kız deliler gibi panikle başını salladı. "Lütfen ona zarar verme, ne istersen yaparım."

"Bana ebeveyninin kim olduğunu söyle." 

Kız korkuyla ona baktı. "Bilmiyorum. Yemin ederim ki bilmiyorum."

Percy tam kılıcını oğlana daha çok bastıracaktı ki oğlan ondan hızlı davrandı ve Percy'nin bacaklarının arasına tekme attı. "Ablamı ağlatıyorsun!"

Percy iki büklüm halde ayağa kalktı. "Seni küçük velet... Oğlanı öz çıkarılması için götürün. Hemen!"

Empusalar oğlanı götürürken Percy kaçmak için çırpınan kıza yaklaştı. Kızı tutan empusalar emir beklercesine ona baktı. "Onu ne yapalım efendim? İsterseniz çocuğu asker eğitimi için ve kızı da öz işlemi..."

"Hayır. O velet asker olmayı hak etmiyor." Percy gözünü kırpmadan kızı incelemeyi sürdürdü. "Kızdan kimsenin haberi olmayacak."

"Ama efendi-"

"Dediğimi yapın. Onun benim mekanıma götürün. Kronos'un bu melezden haberi olmayacak." Percy elini kızın yüzünde dolaştırdığında kız tiksintiyle geri çekilmeye çalıştı. "Lütfen..."

"Endişelenme, kardeşin iyi bir amaç için hizmet edecek. Ve sen de benim can sıkıntımı geçireceksin."

Kız kaçmak için çırpınmaya devam etti ama empusalardan kurtulamadı. "Boşuna uğraşma, benden kaçamazsın. Kimsenin senden haberi olmayacak. Kimse senin cesedini dahi bulamayacak." 

Percy kızın saçlarını oynamaya başladı. "Şimdi söyle bana, adın ne?"

Kız cevap vermeyince Percy kızın saçını çekti."Senden rica etmiyorum. Adını söyle. Hemen."

"Bi-Bianca. Bianca di Angelo."




 

dark world | percy jacksonWhere stories live. Discover now