seventeen

105 15 18
                                    

"Korkuyor musun?" Olimpos'ta gözlerini açtıklarında Bianca dönüp yanındaki Lee'ye baktı. Lee'nin yüzünden gergin olduğu kolayca okunuyordu. Bianca onu rahatlatmak için başını iki yana salladı. "Hayır, ben iyiyim."

"Herkes hazır mı?" diyerek Percy öne çıktı. Sesi Bianca'nın daha önce duymadığı kadar kendinden emin ve kararlıydı. Oluşturulan ufak çembere baktı. "Burada fazla kişi olmayabiliriz ancak kazanacağız. Öncelikli bir planımız var ve ayrıca Thalia da bizim yanımızda. Ayrıca onların beyinlerini yıkadığı ordunun başını bulursak hepsini kurtarabiliriz ve bizimle savaşacaklarına şüphem yok. Bu yüzden, herkes görevini biliyor, değil mi?"

Herkes bir ağızdan onayladıktan sonra görev yerlerine ayrılmaya başladılar. Luke ve Thalia Kronos'u bulmaya taht odasına yönelirken; Annabeth, Rachel ve Athena kabini diğer tanrıları kurtarmaya yöneldi. Percy ise Lee ve Bianca ile kontrol edilen orduyu serbest bırakmaya giderken; kampın geri kalanı dikkat dağıtacaktı. 

Percy yolun yarısına vardığında durup Lee ve Bianca'ya baktı. "Ben burada ayrılıyorum."

"Ne?!" Lee panikle onu tuttu. "Gidemezdin! Nereye gidiyorsun?"

"Onu bulmalıyım." Percy'nin ses tonundan kimi aradığı hemen anlaşılıyordu. Bianca başını salladı. "Onu öldürecek misin?"

Percy kalemini kılıca dönüştürürken bakışlarını kaçırdı. "Bilmiyorum."

Bianca uzanıp kolunu tuttu. "Onun başkalarını incitmesine izin verme."

"Söz veriyorum." dedikten sonra Percy güven verircesine kızın koluna dokunduktan sonra diğer koridora dalıp kayboldu. 

-

Percy tanıdık koridoru döndüğünde derin bir nefes alıp elindeki kılıcı sıktı. Buraya son geldiğinde yaşadıkları hala kabuslarından çıkmıyordu ancak bunu yapmak zorundaydı. Kapıya sert bir tekme atıp içeri girdiğinde içerideki titan arkasını dönüp ona baktı. Percy'nin gözü ilerideki hücreye kaydığında yine işkence gören bir melezi görünce sinirle yumruğunu sıktı. Bu iş bugün bitecekti. "Percy nerede, Bob?"

Iapetus ona ters bir bakış attı. "Benim adım o değil!"

"Her neyse, Percy nerede Bob?"

Iapetus elindeki mızrağı kaldırıp ona saldırdı. "Geç kaldın, onu kaçırdın."

"Ne demek istiyorsun?" dedi Percy darbeden kaçarken.

Iapetus kahkaha attı. "Sevgili babacığının yerini buldu, onu öldürmeye gitti." Percy'nin dikkatinin dağılmasını fırsat bilip Percy'nin elindeki kılıcı düşürttü ve mızrağını boğazına dayadı. "Ve bunu senin özün sayesinde yaptık. Kendinle gurur duyabilirsin, Percy Jackson, bu savaşı senin sayende kazandık."

-

Gürültüler kesildiğinde Piper kapıda beklemeyi kesip içeri girdi. Biraz önce çıktığı oda şimdi kanla kaplanmıştı. Piper yavaş yavaş kuşkuyla odanın köşesinde duran Jason'a yaklaştı. Jason'ın da üzeri kanla kaplanmıştı ancak Piper'ın asıl aradığı o değildi. Jason'ın ayaklarının gibindeki kanlar içindeki kadına baktı. Yere çömelip keyifle kan kaybeden Medea'yı izledi. "Beni eğittiğiniz için çok teşekkür ederim, leydim." Medea konuşmak istedi ancak Jason'ın kılıcı boğazında dayalı olduğu için cesaret edemiyor gibiydi. Piper'ın gülümsemesi yüzüne yayıldı. "Eğer beni eğitmeseydiniz, Dünya'nın en güçlü melezini eğitip sizden intikamımı alamazdım. Gerçekten, ne kadar teşekkür etsem az." Piper ayağa kalkıp Jason'ın omzuna dokundu. "Bu babam içindi." dedikten sonra ekledi. "Bitir işini oğlum."

Jason kılıcını savurduğunda Medea'nın boğazından kanlar boşalmaya başladı, ardından bedeni gevşedi. Piper gülümseyip çantasından çıkarttığı bezle Jason'ın yüzündeki kanı silmeye başladı. "Aferin, bugün beni büyük bir uğraştan kurtardın. Şimdi Leo gelene kadar-"

dark world | percy jacksonWhere stories live. Discover now