nine

348 42 47
                                    

Empire State binasına geldiklerinde girişteki iki devi alt etmeleri zor olmadı. Lee devleri buharlaştırmak için oklarını tam yayına germişti ki Jason kılıcıyla öne atılıp ikisini de toza dönüştürdü. 

Lee yayını indirirken diğerlerine bakıp dudaklarını oynattı. "Onu cidden yukarı götürecek miyiz?"

Percy Lee'nin haklı olduğunu görebiliyordu. Jason son günlerde yaşadıklarından sonra pek sağlıklı davranmıyordu ancak bu tek şansları olabilirdi bu yüzden Jason'ı bagaja bağlamadıkları sürece yanlarında götürmeleri gerekiyordu. 

Luke hiçbir şey söylemeden asansöre bindi. İlk birkaç katı sessizce çıktıktan sonra Luke sonunda konuştu. "Olimpos'a çıktığımızda ayrılmamız gerekecek, tanrıları iki ayrı yönde tutuyorlar. Haritayı zaten herkes biliyor bu yüzden anlatmama gerek yok. Lee sen Jason ile Zeus ve Hades'i kurtar; Percy ve ben de-"

"Ama babam-"

"Biz hallederiz," Luke gözleriyle Jason'ı işaret etti. "Ben bazılarının aptalca şeyler yapmasına engel olacağım." 

Jason elindeki parasını oynamayı kesip başını kaldırdı ve Percy'e baktı. "Senden bahsediyor."

Percy iç çekip gözlerini devirdi. İstediği son şey bir asansörde yıldırım yemekti. 

Olimpos'a vardıklarında konuştukları gibi ayrıldılar. Luke ve Percy doğu kanadına giderken karşılarına çıkan az sayıda askeri bayıltarak ya da buharlaştırarak yol almaya başladı. Olimpos Percy'nin son geldiğinden farklı gözüküyordu. Tanrıların heykellerinin yerinde Titanlarınki ve onların tarafında savaşanların heykelleri duruyordu. Percy Thalia'nın heykelinin önüne geldiklerinde durdu. "Ona söz verdim." 

Luke Percy'nin koluna girip onu sürüklemeye başladı. "Aklından bile geçirme. Yürü!"

"O da şuan Olimposta değil mi?" Luke çekiştirmeyi kesip durdu. "Evet ve bizim geldiğimizi fark etmeden gitmeliyiz. Hemen."

"Neden ondan nefret ediyorsun?"

Luke gözlerini kapatıp bıkkınlıkla nefesini dışarı verdi. "O annemi öldürttü." Percy heykele bakmayı kesip Luke'a baktı. Luke bir anda on yaş yaşlanmış gözüküyordu. "Ona katılmam için Annabeth'i kaçırıp Percy'nin Othrys Dağı'ndaki evine götürmüştü. Annabeth'i kurtarıp onu reddettiğimde beni dağdan aşağı atmıştı, öldürmesine ramak kalmıştı ki babam gelip beni kurtardı. Beni son defa eve ışınlayarak kendisini feda etti, Thalia'nın güçlendiğini hissetmişti ancak onun gücünü ilk tadan ve yakalanan o oldu. Ama evde ne olduğunu bilmiyordu. Thalia, Percy onu adadaki hapishanesinden kurtardığında ona annemin evini söylemiş. Percy bana onun elinde olduğunu söylediğinde blöf yaptığını düşünüp Annabeth için Thalia'nın peşine düşmüştüm. Aptalın tekiydim, o gün Thalia'nın yalnız olduğunu hiç fark etmedim. Percy, Thalia gücüne kavuşsun diye dikkat dağıtmak için annemi kaçırmıştı ve ben umursamamıştım bile. Babam beni eve ışınladığında her yer kanla kaplıydı. Annem... Ona bakmaya bile dayanamadım o... Dağdan düştüğüm için tüm kemiklerim kırılmıştı, ne kadar süre orada öylece yattım bilmiyorum ama sonunda Silena ve Clarrise beni bulduğunda aklımı kaçırmak üzereydim Percy. Thalia hayatımı mahvetti. Seni dünyanda nasıl biri olduğu umurumda değil, benim dünyamda Thalia Grace tam bir canavar." 

Percy ne yapacağını bilemeyerek elini Luke'un omzuna koydu. "Luke ben çok üzgünüm, başın sağ olsun.

"Senin suçun değildi Percy, bilmiyordun." Luke başını çevirip fark ettirmeden yüzündeki yaşları sildikten sonra Percy'e döndü. "Şimdi biliyorsun, bu yüzden Thalia'ya güvenemeyiz. Bu yüzden Jason ablasından nefret ediyor. Percy aklından ne geçtiğini biliyorum, onları karşılaştırmayı düşünüyorsun. Yapma, hepimizin ölümüne neden olursun."

dark world | percy jacksonWhere stories live. Discover now